TOPRAĞIN BOL OLSUN EMMOĞLU
Mükemmellik aranılmazsa kendisi ve ailesine zararı olan ufak hatalar dışında bir sanatçıya yakışan taklit ve yalakalıktan arınmış karakter…
Kamusal alanlarda da terbiye edilmemiş, doğal ve kontrolsüz kahkahalardan varın siz ölçün sadeliğini, samimiliğini.
Tahmin edebileceğiniz üzere baba ve öğretmen kelimelerine yabancı 5,5 yaşında iken tutunacak desteğini yitirerek, eğitim kurumlarında kaydına rastlanılmayan söz ve saz ustası…
Hani şu birden fazla keman enstrümanındaki çubuğun kısa aralıklarla yukarı aşağı kısa vuruşlar ardından ucunu omuzun arkasına 45 derecelik kavisle eğip öne doğru hızı düşürülerek çekilirken, insanım diyen herkesten bir şeyler koparıp götüren melodisi “BANAAAAA SOOOR!” şarkı müziğinin sanırım ilk okuyucusu…
Özel yaşamı üzerine titreyen ancak İbrahim Tatlıses le atışmasında Ramazanlar dışında kalan zamanlarda da içki içmediğini ifade ediyorken gözlerinin desteklemediği gülüşüyle rutinden taşıyordu...
Devletin tepesinin bile ölümü üzerine hakkını teslim ederken önüne konulan bir kaç kelimeyle promterden ismini yanlış telaffuzula önem seviyesi ilgili fikir veriyordu…
13 yaşına kadar kendisine gösterilmeyen erkek evladı yanı sıra sahneye bir anda giriş yaparak ağzının bir süreliğine açık olmasına engel olamayacak kadar katılıklara şaşkın tepki ile kızını hayranlarına tanıştırarak “Tuğçe çok komiktir “ geçiştirmesiyle içindeki fırtınaların kendiyle kalmasını sınırlıyordu..
Çukurova kültürünün kol gezdiği sokak ve coğrafyanın; kahvehanelerinde çay dağıtıcısı, tarlalarında ürün toplamanın ötesinde söz büküyordu acılar üzerine…
Konserlerinde şarkı ve türkülerini içselleştirerek seyircilerine koro şekilde vokal ettiren.
Takım elbise, günlük tıraş, altın sarısı kravatı şıklıkla bütünleştirilmesi sahnelere protokol havasıyla tarz katıyordu kendinden…
Hayatındaki iniş çıkışları iç dünyasına haps etmeyi tercihle kalan ömründe hatalarının nişanesi
kabulü yüz inmesi felci bedeliyle ödüyordu…
Müslüm Gürses e saf nitelemesini, sevenlerinden gelen “BARIŞIN!” çağrılarına “KÜS DEĞİLİZ Kİ BARIŞALIM” karşılığıyla ilişkilerinde diplomasiye yabancı olmadığını gösteriyordu…
Hasta yatağında ölüme çok yakın iken bile “çok iyiyim “ diyerek yaratıcısına minnet ve şükranla 79 yaşında umut aşılıyordu geridekilere…
Yorum Yazın